14 Ağustos 2013

Devrim unutulmaz!

Hakim:"Cezaevinde açtığınız tünelden çıkardığınız toprağı ne yaptınız?" 
Mahir Çayan:"Topraksız köylüye dağıttık”

Unutmadık sizi, unutturmayacağız.

Tembellere

Benim gibi tembeller için.. :)

06 Ağustos 2013

Aylak değil Yalnız adam!

Sizi bekleyenler vardır. Rahatsınız. Hem ne kolay rahatlıyorsunuz. İçinizde boşluklar yok. Neden ben de sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen? Bir ben miyim yalnız?
Huzurun ayağınıza kadar gelmesini beklemeyin,
Koşun!
Yalın ayak koşun!
Yakan kum tanecikleri,
çakıl taşları olsun canını acıtan
Daha beteri acıtmadı mı ki canını



04 Ağustos 2013

Yolcu

Keşke daha yüz pencere olsa da, 
yüzünü de açsak
Pencereyi kapatma,
Pencereler kapandığı için belki de... 
Bunun için fena olduk,
Senin bir dalgan varmış hani. 
Daha güzel, daha haklı insanlar, 
O dalgayı kaybetme...

Hürriyet

Sen doğar doğmaz dikilirler tepene, 
işler ömrün boyunca durup dinlenmeden yalan 
değirmenleri, 
büyük hürriyetinle parmağın şakağında düşünürsün vicdan 
hürriyetiyle hürsün! 

Başın ensenden kesik gibi düşük, 

kolların iki yanında upuzun, 
büyük hürriyetinle dolaşıp durursun, 
işsiz kalmak hürriyetiyle hürsün!

29 Temmuz 2013

Bir Çingene Günlüğü

Tanrı yeryüzüne geldiği zaman çingenelerle anlaşamaz ve bir sonraki uçakla geri döner. Bu benim hatam değil..
Bir dönüm noktası belirle ve herşeye yeniden, yeniden başla Leyla

28 Temmuz 2013

Araftayım

Araftayım,  bir pazar yalnızlığı bir gri pazartesi başlangıcı gibi duran insanların uzağında,  benim gibi bir bahar başlangıç telaşı bir iğde kokusuna bulanmış bir bahar başlangıcı telaşı yaşayan insanların arasında




22 Temmuz 2013

Aylak Adam

“Yalnızlık insan duygusunun en derindeki gerçeğidir. Yalnız olduğunu bilen ve bir başkasını arayan tek varlık insandır… Yalnızlık duygusu hem bir ceza hem bir aramadır, bir sürgün cezası olduğu kadar sanki o sürgünden artık kurtulacağımızı duyuran bir durumdur. İnsan yaşamının tümü bu diyalektiğin etkisi altındadır.”

10 Temmuz 2013

Hasret

Demir parmaklıklar arkasında kalan bir gölgeydim,
Dört mevsim hasret kaldım gün ışığına
Gün hep doğdu, saatler, günler hep geçti,
Fark edilen soğuk nemli duvarlardı
Oysa bahar hep geliyordu, çocuklar büyüyordu
Güney'den gelen Karayel, en küçük balıkçı teknelerini avlıyordu
Her estiğinde daha da yalnız kılıyordu nemli duvarları
Duvarlar; türlü türlü hayatlar kazılıyordu
Her birinin hikayesi birbirine benziyordu
Onlar içeride biz dışarıda mutlumuyduk?
T.A.

Kim bilir orada hava nasıl, kim bilir neleri özledin. Biraz salakça olacak ama burası da çok boktan. Sanki herkes katil yada herkes yalnız, buradan çok fazla farkımız yok. Aslında var, biz daha geniş alanlarda yürüyüp daha fazla görüşme hakkına sahibiz. En büyük fark bu herhalde.