Görmem mi sanırsın; sesi kısık gözlerinin nicedir... dudakların buselere sağır... Oysa ben, haykırmak için sesine, solumak için nefesine muhtacım.
Bilsen neler verirdim bakışlarından o kederi silebilmek, sana itimadın hazzını yeniden verebilmek için... Lakin öyle bir tufana yakalandık ki, birbirimize kavuşmak için çekiştirdiğimiz kement boğuyor bizi... Mübadele garında saadet ülkesine kesilmiş iki "açık" biletle mecalsiz bekleşiyoruz. Kudretim olsa, seni bu harabe istasyondan kapar, koştukça yelelerinden takvim sayfaları uçuşan bir kısrağın terkisine attığım gibi, o çok sevdiğin ihtişam romanlarının mağrur asrına taşırdım. Soyunurduk bütün o delik deşik kostümlerimizden, boyası akmış maskelerimizden... mecburi rollerimizden...
"Devamsızlık yüzünden" tarihten kovulmuş iki muzip çocuk gibi, azad olurduk kendimizden... Benim boynumda alıçtan kolyeler, senin tebessümünde sümbülden gamzeler; çözüp dudaklarımızın mührünü, iç çekişlerimizi toprağa gömer, her akşam ilk sana gülümseyen yıldızına ip dolayıp keyifle ayaklarımızı sallandırırdık dünyaya....
Dilimizde, "kavuşmanın tadını/ ayrılık feryadını" taşıyan bir şarkıyla... Uşşak makamında...
Can Dündar
05 Eylül 2013
04 Eylül 2013
Kırmızı Vosvos
Kırmızı Vosvos az ötede duruyordu. Gökyüzünde tek yıldız yoktu.
“…küçükken kırmızı Vosvosları sayıp fal tutardı. Galiba gündüz
doksan dokuz tane kırmızı Vosvos sayıp, gece de yatmadan on
tane yıldız sayarsan dileğin gerçekleşiyormuş. Ne acayip bir fal,
şimdi kimse tutamaz, kırmızıyı bırak, o kadar Vosvos kaldı mı yollarda?”
“…küçükken kırmızı Vosvosları sayıp fal tutardı. Galiba gündüz
doksan dokuz tane kırmızı Vosvos sayıp, gece de yatmadan on
tane yıldız sayarsan dileğin gerçekleşiyormuş. Ne acayip bir fal,
şimdi kimse tutamaz, kırmızıyı bırak, o kadar Vosvos kaldı mı yollarda?”
01 Eylül 2013
Ateşi gözlerinden almıştım
Eylül senle birlikte yağmurları da götürdü
Küle dönerim
Gözlerin zülfün telinden bir tuzaktı
Kınından çıkmış pusuda bir bıçaktı
Ellerinin suskun soğukluğunda
Bozkır çalıları gibi kararıp kaldım ara yerde
Tutunduğum dağla sustum
Dağ gibi sustum
Artık tamamlanmıştır yalnızlığım
Düşlerimin uçuruma sürüklendiği yerdeyim
Şimdi yanımda olsan
Ellerin gezinseydi alnımın sürgün çizgilerinde
Acılarım böyle koymazdı bana
Sevinç şarkıları terketmezdi
Keder denizinde boğulmazdım
Kalbim; buz dağı
Sen yanımda olsaydın üşümezdim
Yüreğimin gün gören yerinde gül büyüteceğim
Bir gülümsemeyle yüzüme taşıyacağım
İki damlacık kirpiklerime tırmanacak sevinçten
Ne iyi etmişim diyeceğim
Doğacak günü beklemekle
Ne iyi
Gök gözlerinde halaya dursun diye kırlangıçlar
Kederi ve kahrı bir su iştahıyla yenerek
Yeşertsin diye bu yürek
Güneşli bir günde bekleyeceğim gelişini
Güneşli bir günde
Küle dönerim
Gözlerin zülfün telinden bir tuzaktı
Kınından çıkmış pusuda bir bıçaktı
Ellerinin suskun soğukluğunda
Bozkır çalıları gibi kararıp kaldım ara yerde
Tutunduğum dağla sustum
Dağ gibi sustum
Artık tamamlanmıştır yalnızlığım
Düşlerimin uçuruma sürüklendiği yerdeyim
Şimdi yanımda olsan
Ellerin gezinseydi alnımın sürgün çizgilerinde
Acılarım böyle koymazdı bana
Sevinç şarkıları terketmezdi
Keder denizinde boğulmazdım
Kalbim; buz dağı
Sen yanımda olsaydın üşümezdim
Yüreğimin gün gören yerinde gül büyüteceğim
Bir gülümsemeyle yüzüme taşıyacağım
İki damlacık kirpiklerime tırmanacak sevinçten
Ne iyi etmişim diyeceğim
Doğacak günü beklemekle
Ne iyi
Gök gözlerinde halaya dursun diye kırlangıçlar
Kederi ve kahrı bir su iştahıyla yenerek
Yeşertsin diye bu yürek
Güneşli bir günde bekleyeceğim gelişini
Güneşli bir günde
Renkler
Renkler Kahverengi, adı üstünde,
Kahvedir.
Ağaçlar kahverengidir aynı zamanda,
Ve ahşap kahverengidir, toprak,
Sarıdır bazı çiçekler,
Ki en güzelleri bence,
Sonbaharda yapraklar,
Ve kızgın öğlen güneşidir,
Kırmızı her şeyden önce,
Kanın rengidir.
Ve kan bana hayatı hatırlatır,
Yeşil bir başkadır.
Çimen kadar uysal,
Yaprak kadar güzel,
Beyaz barış kadar buluttur,
Huzur kadar pamuk.
Boş bir sayfa kadar boş.
Gri, sadece adıyla bile,
Kasvete sürükleyebilir beni,
Yağmur bulutları gibi,
Ve arka sokaklar kirli,
Ve beton rengi,
Ağlamaklıdır gri.
Siyah karanlıktır sadece.
Karanlık ışıksızlıktır.
Işıksız olmaksa,
Hiçbir şey olmasa bile,
Özgür olmaktır bence.
Mavi tüm renkler arasında,
En sevdiğimdir benim.
Sağında göremezsin,
Solunda da.
Ama başını kaldırınca yukarı,
Masmavidir gökyüzü,
Ve altında deniz varsa,
Gökten de mavi,
Hayat güzeldir işte.
Diyarbakır - Sanat Sokağı
Dünya Barış Günü
Çocuğun gördüğü düştür barış, annenin gördüğü düştür barış,
ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir barış;
ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir barış;
30 Ağustos 2013
30 Ağustos
Tek zafer insanın haklı gururu olsun, savaşların, ölümlerin olmaması üzerine bir dünya için, barış için kutlu olsun..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)