Eskiden oturduğun o mahalle var ya orayı özlersin.
Çocukluğunu özlersin.
Senden gidenleri özlersin.
Ölen yakınlarını özlersin.
‘Artık işime yaramaz’ deyip de çöpe attığın,
Ya da birisine verdiğin oyuncaklarını özlersin.
Geride bıraktığın insanları özlersin.
En kötüsü ne biliyor musun?
Özlediklerinin hiçbirisi geri gelmez.
Sadece “Özlersin”...
Sunay Akın
20 Nisan 2014
10 Nisan 2014
Şehir sessizleşirken kabuğumun içinde, kendi yarattığım benim dünyamda geceyi yaşıyorum. Kahramanım, aşığım, bezginim, asiyim, yalnızım, içimden nasıl geliyorsa öyleyim. Küçükken legolardan, maket kahramanlardan yarattığım dünyamda oynarken hayalimdeki kasabayı, karakterleri yarattığım gibi, gecenin sessizliğinde kendi dünyamın karakterleriyle başbaşayım. Ancak derin bir fark var. Çocukluğumdaki karakterler hayalgücümden, bugünkü karakterler dünyamı işgal edenlerin yansımalarından oluşuyor. Bu da yüreğimi acıtıyor...
Aret
Aret
09 Nisan 2014
dönmek
Evet pek sevgili günlüğüm, seni son zamanlar da ihmal ettiğimin farkındayım. Seninle ilgilenemediğim zamanlarda zira tatsız anlarımı aşmanın planlarını yapmakta idim.
Bu zamanlar da ne mi oldu? Ayrılıklar, kabuslar, ölümler, yasaklar, demokrasi bekleyişi(daha çok mu bekleriz ne), bir tutam ilgi, biraz güneş, biraz rüzgar, hayıflanmalar, üşenmeler...bahanem çok be günlük.
Mutluluğu aramak diye bir olgu oluşmuş insanlarda, oysa ki mutlu olmadan da yaşanabileceğini, bir hayat sürdürülebileceğini ve bu ömre katılacak çok şey olunabileceğini gördüm sanırım.
Tuzsuz sular da yüzmeyi denemenin heyecanını özledim.(Böyle bir yer var; evet Salda) Yarin yanağını, eriğin ekşisini, Neşet'in türküsünü özledim..
Pek tabi seni de...
Dönüşler heyecanlandırır, hele bir de bekleyenin olduğunu bilmek... Kalp atışlarının hızına yetişemez ayakların...
Bu zamanlar da ne mi oldu? Ayrılıklar, kabuslar, ölümler, yasaklar, demokrasi bekleyişi(daha çok mu bekleriz ne), bir tutam ilgi, biraz güneş, biraz rüzgar, hayıflanmalar, üşenmeler...bahanem çok be günlük.
Mutluluğu aramak diye bir olgu oluşmuş insanlarda, oysa ki mutlu olmadan da yaşanabileceğini, bir hayat sürdürülebileceğini ve bu ömre katılacak çok şey olunabileceğini gördüm sanırım.
Tuzsuz sular da yüzmeyi denemenin heyecanını özledim.(Böyle bir yer var; evet Salda) Yarin yanağını, eriğin ekşisini, Neşet'in türküsünü özledim..
Pek tabi seni de...
Dönüşler heyecanlandırır, hele bir de bekleyenin olduğunu bilmek... Kalp atışlarının hızına yetişemez ayakların...
11 Mart 2014
Berkin Elvan
Fırına ekmek almaya giden 14 yaşında çocuğu vurup 15 yaşına kadar komada beklettik,16 kiloda kaybettik
Senin 16 kiloluk ağırlığın tüm ülkenin vicdanından daha ağırdı .... Sen uyanamadın umarım insanlık uyanır !!!! Hoşçakal Berkin...
Senin 16 kiloluk ağırlığın tüm ülkenin vicdanından daha ağırdı .... Sen uyanamadın umarım insanlık uyanır !!!! Hoşçakal Berkin...
07 Şubat 2014
04 Şubat 2014
"Biz cine 5'i şifreli izleyip 31 çekerken, bize ahlak dersi verenler çoluğa çocuğa tecavüz etmiş haberimiz yok. biz bakkaldan gofret çaldık diye 20 senedir vicdan azabı çekerken adamlar koşan atların nallarını çalmış haberimiz yok. ben 4.5 milyon dolar çalsam benim babam da karakola gelirdi. polisleri görevden almaya değil, beni dövmeye gelirdi. ama gelemez. çünkü 50 yaşında öldü. kaldırıldığı hastahanede yeterli teçhizat olmadığı için bursa'ya sevk edilirken ambulansta öldü.çünkü o hastahaneye teçhizat alınması için kullanılması gereken parayı çaldılar. onlar babalarının nüfuzuyla çalarken biz babamızı mezara koyduk. işte cezaevlerinde yatanlar değil bunlardır gerçek hırsızlar! sadece para pul mevzusu da değil konu. türkiye'nin ruhunu çaldılar. ruh hırsızları! hatıra hırsızları! at hırsızları! ağaç hırsızları! kuş hırsızları! amına koduğumun hırsızları! üçüncü köprünün adını da bilal erdoğan köprüsü koyun."
Emrah Serbes
Emrah Serbes
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)