Etrafımdaki her şey o kadar hareket ediyordu ki benim hiç kıpırdamadan anlamaya ihtiyacım vardı. Anladığımda bir şey hissetmeye ihtiyacım vardı. Bu halime alışmamaya ihtiyacım vardı. Bu çağa Hissizlik Çağı dediler, ama bence bu çağ Hırıltı Çağı. Hepimizin içinden bir ses geliyor, yaşadığına dair. Anlamı yok. Bu çağ, kesinlikle Hırıltı Çağı...
10 Haziran 2016
06 Haziran 2016
01 Haziran 2016
Geziyi Unutma
Bir Haziran sabahı hepimizi eşitledi sokaklar. Şiirlerle, şarkılarla, öfkelerle, özlemlerle çıktığımız meydanlarda gördük yeni sabahları. Biraz da kendi yalnızlığımıza başkaldırdık.
Sonra bir yel götürdü isyanımızı. Geride gülüşlerimiz, acılarımız, ölenlerimiz kaldı. Nasıl ki hepimizin olduysa gökyüzü, artık özlemler de hepimizin. Nasıl ki birlikte gördüysek sabahı, artık acı da hepimizin.
Bir hikayeyi nasıl birlikte yazdıysak, gidenlerimizin hayallerini de hep birlikte yaşatmak zorundayız. Biz bir Haziran sabahı birbirimizi fark ettik, artık başka türlü olamayız.
17 Mayıs 2016
Hayat bazen iyi bir kırmızı ev boyayıcıları parçası kadar ağır, gerçekten ağır… ritimsiz, gerçekten ritimsiz… Ve bazen hiç olmak istemediğin bir şehre sığınmak zorunda bırakacak kadar imansız… Örümcek Büyükannenin oğullarının önünden geçen bir patikada yürümek kadar tekinsiz, çok tekinsiz, salt tekinsiz… Golfstrim’in sıcaklığı ve devasa sardalye sürülerinin varlığı kadar şüpheli…
Bazen cümleler başlar sonra biter, arası uzun bir boşluk…
16 Mayıs 2016
12 Mayıs 2016
Neşet'ime
Ay dost
Nasıl sırrın verirse bir derviş
bila iret bila rütbe
Kırşehir'in rütbesi sökülmez gayrı
Kolay değil böyle bir evlat verdi dünyaya
O Anadolu'nun üstünde tutuşan bir çığlık
onun sesinde ancak kalkabilirler böyle heybetli Avşar elleri göçe
ve Arap atları yakın ederken ırağı
olsa olsa böyle kişnerler
öyle komik öyle mucize
bazı ses vardır tanrı birini seçer çıkarsın diye o sesi
Kırşehir'in nasip almışlığı bundan
düğünlerde destan söyle o vakit
oysa şimdi sıkıcı bir davranış olabilir bu yaldızlı düğünlerde
yolda kervanın başlar sıkıntıları
acı verir her haykırış sanki kurşundur
Bolu dağlarında, Çukurova'da, kaytan bıyıkları kana batar yurdumun
ve kendi sol anahtarını yapacak kadar müzisyen
erişmesi zor bir ses, o ayar sesi buldum diyelim ay dost
böyle imanlısını nerden bulacaksın
böyle sesi olup da satmayan yiğit dünyanın neresinde görülmüş
Nasıl sırrın verirse bir derviş
bila iret bila rütbe
Kırşehir'in rütbesi sökülmez gayrı
Kolay değil böyle bir evlat verdi dünyaya
O Anadolu'nun üstünde tutuşan bir çığlık
onun sesinde ancak kalkabilirler böyle heybetli Avşar elleri göçe
ve Arap atları yakın ederken ırağı
olsa olsa böyle kişnerler
öyle komik öyle mucize
bazı ses vardır tanrı birini seçer çıkarsın diye o sesi
Kırşehir'in nasip almışlığı bundan
düğünlerde destan söyle o vakit
oysa şimdi sıkıcı bir davranış olabilir bu yaldızlı düğünlerde
yolda kervanın başlar sıkıntıları
acı verir her haykırış sanki kurşundur
Bolu dağlarında, Çukurova'da, kaytan bıyıkları kana batar yurdumun
ve kendi sol anahtarını yapacak kadar müzisyen
erişmesi zor bir ses, o ayar sesi buldum diyelim ay dost
böyle imanlısını nerden bulacaksın
böyle sesi olup da satmayan yiğit dünyanın neresinde görülmüş
11 Mayıs 2016
Virgülün noktaya evrildiği bu saatlerde iki yanında iki gürültünün genç kızlık hayallerini
bastırdığı salaş kentte kimsenin göremeyeceği metafizik yaralar kanar. Ve yine bilmez çok kişi şehirler son meyhaneler kapanıp son sarhoş son kusmuğunu karıştırınca logarlara, gün dökümünü çıkartıp kırılan kalpler için ağlar!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)