Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin,
demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
27 Ağustos 2018
25 Ağustos 2018
02 Ağustos 2018
31 Temmuz 2018
Bazı zamanlar yazacaklarımı bir yere hızlıca not almak istiyorum. Zira tekrar hatırlamaya çalıştığımda kurduğum kısa zincir aklıma gelmiyor. Umarım Alzaymır başlangıcı olmuyorumdur.
"...ama er geç, ben de unutacağım, değil mi? Bütün hatıralarım silinip gidecek. Peki ben ne olacağım? Telefon numaraları bir şey değil de. Benim şahsiyetim ne olacak?
"...ama er geç, ben de unutacağım, değil mi? Bütün hatıralarım silinip gidecek. Peki ben ne olacağım? Telefon numaraları bir şey değil de. Benim şahsiyetim ne olacak?
26 Temmuz 2018
20 Temmuz 2018
Yazmak için yazmak da bir saçmalık. Huzuru nerede, kiminle ne ile bulabileceğini aramak gibi... Benliğini aramak, yalnız kalmak...
Bu arayış bile insanı yormaya yetiyor, kimi Ege'de mavi-yeşil bir huzurla, kimi Ağrı'da zirve de, en tepede.
Ya sen? Ya ben?
Bir yerler var, bıkkın ruhuma iyi gelecek biliyorum. Zira bir 33 yıl daha çekilir değil bu tatsız sabahlar.
Kaygılarımızın bittiği gün mutlu olacağız.
19 Temmuz 2018
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)