“Dünyayı sonuna kadar ödemek… Çalışarak, kitapların, türlü insanların. Doğanın macerasına katılarak, yoksul, acı çekerek ödemek. Ama dünyayı sonuna kadar ödemek. İliklerine kadar bütün yoğunluğuyla ödemek. Kırk yıllık yolda yaprak kımıldasa, yüreğinin başında duyarak, dünyanın acısına, sevincine katılarak ödemek.”
21 Mart 2019
15 Mart 2019
08 Mart 2019
bir de bakmışsın ki ben gelmişim..
böyle dilim susar da, elim, elim dokunmaz olursa eğer
bil ki varmışım yani..
yüreğim sakınır, gözüm seğirir,
olur da, olur da susmuşsam yani,
giyindiğin çiçeklerinin ardı da teninse,
ve en karasındaysa gün,
bil ki kavuşmuşum yani..
o mağrur gözlerinden öperim, sarılırım,
İki gözümün çiçeği
gözünü seveyim, iyi bak kendine
Hasretle
Selam ederim
böyle dilim susar da, elim, elim dokunmaz olursa eğer
bil ki varmışım yani..
yüreğim sakınır, gözüm seğirir,
olur da, olur da susmuşsam yani,
giyindiğin çiçeklerinin ardı da teninse,
ve en karasındaysa gün,
bil ki kavuşmuşum yani..
o mağrur gözlerinden öperim, sarılırım,
İki gözümün çiçeği
gözünü seveyim, iyi bak kendine
Hasretle
Selam ederim
06 Mart 2019
Maalesef eskisi gibi karşılık bulduklarını söylemek zor. Zamanın gerekliliği kisvesi altında, her gün yeni bir vasıfsızlığın yüceltildiğine şâhit oluyoruz. Sanki kibir bir özgüven emâresi, tevâzu ise yetersizlikmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Hakîkî meziyetlerden böyle uzaklaştıkça, münferit mutsuzluklarımıza daha da mahkûm oluyoruz.
28 Şubat 2019
27 Şubat 2019
Babamın hastalığının ilerlediği ve yatağa bağımlı olmaya başladığı günlerde, daha çok, hayat ve ölüm üzerine konuşuyorduk. İşin doğrusu, bu bahisleri özellikle ben açmaya gayret ediyordum. Yakında kaybedeceğimi bildiğim bir insandan, şimdiye kadar edindiği deneyimler ve tespitlerle ilgili bir “yaşam tüyosu” almaya çalışıyordum aslında. Bunca yıldan sonra, paylaşmak istediği bir şeyler olmalıydı, değil mi? Hayata, dünyaya ve yapacaklarıma dair bir şeyler, öneriler, birkaç ipucu belki.
“Baba, “hayatın nasıl geçti” diye sorsalar sana, ne söylerdin mesela, nasıl anlatırdın yaşadıklarını, geçen ömrünü?” diye sormuştum bir gün.
“Gece yarısı, ıssız bir tarladan, tek başıma geçmiş gibiyim oğlum” demişti.
Yollara Atılan Taşlar Bahane - Ercan Kesal
25 Şubat 2019
22 Şubat 2019
- Hayat o kadar kısa ki, birisinden nefret ederek vakit harcama.
- Kimse ama kimse, kendini çok ciddiye almamalı!
- Kredi kartlarını her ay düzenli öde.
- Her tartışmayı kazanmak zorunda değilsin. Bazen kabul et, gitsin.
- Birisinin omzunda ağlamak, yalnız ağlamaktan daha iyi gelir.
- İlk maaşından itibaren, emeklilik için para biriktirmeye başla.
- Konu çikolata olunca, direnmek gereksizdir. :)
- Geçmişinle barış ki, geleceğini zehir etmesin.
- Çocuklarının seni ağlarken görmesinde sorun yok.
- Hayatını, başkalarının hayatıyla ile kıyaslama. Hangi koşullardan geçerek buraya geldiklerini bilemezsin.
- Eğer ilişkinin bilinmemesini istiyorsan, o ilişki içinde olmamalısın.
- Mutlu bir çocukluk yaşamak için hiç bir zaman geç değil. Yeniden çocukluğunı yaşamak tamamen sana bağlı ve kimse de karışamaz!
- Hayatta neye tutku duyuyorsan peşinden gitmeli ve bu yolda ‘hayır’ı bir cevap olarak kabul etmemelisin.
- Güzel mumlarını yak, güzel çarşaflarını ser, çeyizindeki yemek takımını kullan. Özel günleri bekleme, bugün gayet de özel!
- Mor giymek için daha da yaşlanmayı bekleme, eksantrik olmanın tam sırası!
- Çok kötü olaylardan sonra şöyle düşün: “5 yıl sonra bu olayın bir önemi olacak mı?”
- Herkesi ve her yapılanı bağışla.
- Başkalarının, senin hakkında ne düşündüğünden sana ne!
- Ne demişler; zaman her şeyin ilacı! Zaman ver.
- Durum ne kadar iyi ya da kötü olursa olsun, değişecek.
- Hasta olduğunda işin sana bakmayacak, arkadaşların bakacak. Bağlarını koparma, dostlarına zaman ayır.
- Çocuğunun, tek bir bebeklik dönemi var, değerini bil, unutulmaz kıl.
- er gün mutlaka dışarı çık, mucizeler her yerde!
- Hayatı çok fazla sorgulama, harekete geç ve gerekeni şimdi yap.
- En iyi şeyler henüz gerçekleşmeyenler, umudunu kaybetme.
- Ne yapacağını bilemediğinde derin bir nefes al, iyi gelecektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)