İnsanın içine, derinlerine kadar nüfus etmiş olan acı his, siyah bir kabusta aksırarak boşalır. Bu nedenle yeni güne uyanan bireyin bedeni adeta yenilenir. Öfkesi taşmak üzere olan ruh, arınarak özgürce nefes almaya başlar. Beden ve ruhun yeniden tanışması tam da bu noktada başlar.
02 Nisan 2020
31 Mart 2020
26 Mart 2020
Ölmeye yanaşmadığı sürece insan yaşamayı seçiyor demektir. O zaman da görece de olsa, yaşamaya bir değer veriyoruz demektir. Umutsuz bir edebiyat ne demek olabilir? Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşuyorsa, bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur.
24 Mart 2020
21 Mart 2020
Karantina günlerinde yalnızlık...
Ünlü Rus yönetmen Tarkovsky’ye sorulan “İnsanlara ne söylemek istersiniz?” sorusunun cevabında önemli bir yaklaşım var bu konuya dair.
“Bilmem… Sanırım yalnız olmayı öğrenmeleri gerektiğini ve kendi başlarına mümkün olduğu kadar çok zaman geçirmek için uğraşmalarını söylemek isterim. Bugünün gençlerinin hatalarından biri gürültülü, bazen neredeyse agresif etkinliklerde bir araya gelmeye çalışmaları. Kendini yalnız hissetmemek için bu başkasıyla beraber olma arzusu bence çok talihsiz bir gösterge. Her insan çocukluktan itibaren kendiyle zaman geçirmeyi öğrenmeye ihtiyaç duyar. Yalnız olması gerekmez ama kendiyle kaldığında sıkılmamalıdır. Kendi kendine kaldıklarında sıkılan insanlar bana kendilerine verdikleri değer açısından bir tehlikenin içindeler gibi gelir.”
19 Mart 2020
12 Mart 2020
08 Mart 2020
....kimi der ki kadın
soğuk kış gecelerinde serip bir döşek gibi yatmak içindir
kimi der ki kadın
yeşil bir harman yerinde dokuz zilli bir köçek gibi oynatmak içindir
kimi der ki hamur yoğurur
kimi der ki çocuk doğurur
kimi der ki bunca yıldır yaşıyorum hayalimdir
kimi der ki boynumda taşıyorum vebalimdir
ne hayal ne vebal ne döşek ne köçek
o benim kollarım, bacaklarım, dudaklarım ve başım
o benim öz kardeşim, eşim, kavga yoldaşımdır...
03 Mart 2020
96, İzmir. Pınarbaşı gazinosu.
Biz Bulgar'ın damında boğma rakı içiyorduk seninle. İki el silah sesi diye geçtiler
telsizden. Senin karın o sıralar hamile, o gün İstanbul'dan telefon gelmiş sana
ilk bana söyledin. Kızım olacak Cevdet dedin! Sarıldık birbirimize, kalbinin
sesini duydum senin, sahur davulu gibi vuruyordu kalbin. Ben dedim, ıslatalım
bunu. Bulgar'ın oraya gittik. Sonra telsiz gelince kalktık, ayakta duramıyoruz.
Gittik, gazinonun arka kapısından dolandık. İlk cesedi gördük. İçeriden de
çığlıklar geliyor. Deyyus bağırıyor, sus orospu sus diye. Biz daha içeri
dalamadan sıktı pezevenk. Sustu kadın. Ben böyle elimi kaldırdım, iki yaptım
sana. İki ceset. Mermiyi namluya sürdüm. Sonra bir çığlık daha duyduk. Kızın
biri bize doğru koşturuyor. Kapıyı açtı tam çıkacak, arkadan vurdu deyyus. Kızcağız
önümüze düştü. Gencecik kız. Yüzü gözü boyalı. Üç ceset etti. İki de telsizden,
etti beş. Mermi sayıyoruz seninle. Şarjörü boşaltsın, alacağız içeri. Sonra
duyduk sesi. Şarjörü attı, yenisini taktı puşt. Daha kim bilir neler var
yanında. Cephaneyle gelmiş gazinoya. Rambo sanki. Senin yüzüne baktım. Sen taş
yutmuş gibi oldun. Tabii farkındayım, karını düşünüyorsun. Doğacak evladını
düşünüyorsun. İçeriden çığlıklar geliyor. Herif sıkıyor. Biz dalsak bize de
sıkacak. Sana baktım senin çenen titriyor, elinde makine titriyor. dedim ki Selahattin
sen girme. Sen burada dur. Ben tek başıma daldım içeri. Herif önce karnıma
sıktı bir tane. Ben indirdim pezevengi. Yerden bir tane daha sıktı. O da
buraya, sağ omzuma. Altı ceset. Biri garson, gerisi kız. Biri daha on dokuz
yaşında. Ben çok istedim bir kız evladım olsun, olmadı. Senin evladın analı
babalı büyüsün istedim. Allah sana evlat acısı göstermesin Selahattin. Allah
kimseye vermesin. Şimdi suyunu iç, siktir git benim evimden. Bir daha
geleceksen adam gibi gel. Kanıtla gel. Ekip arabasıyla gel. Ağzımı yoklamaya
gelme. Sokarım hürmetine.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)