Hayat absürttür ve hatta başkaldırmak zorunda olsak bile, hiçbir şey bir düzen yaratmaz ve ölümün çarpıcılığını ortadan kaldırmaz.
06 Şubat 2022
29 Ocak 2022
24 Ocak 2022
"Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken, bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık.
Vurulduk ey halkım unutma bizi!.." (Sesleniş 1975)
21 Ocak 2022
Yaşamdaki en büyük açlık, yiyeceğe, paraya, başarıya, statüye, güvenliğe, sekse veya hatta karşı cinsin ilgisine olan açlık değildir. İnsanlar bu sayılanlara tekrar tekrar ulaşmış yine de bir doyuma ulaşamamıştır. Gerçekten de sonuçta ilk başladıkları noktadan daha tatminsiz bir duruma gelmişlerdir. Yaşamdaki en büyük açlık, ancak kişinin kendindeki saklı kısmı meydana çıkarmaya razı olduğunda ortaya çıkacak olan bir sırdır. Geçmişin bilgelik geleneklerinde bu arayış, mevcut olan en değerli inciyi bulmak için dalmaya benzetilmiştir. Şiirsel bir dille söylersek, sığ suların çok ötesine yüzmek, kendinizin derinliklerine dalmak ve paha biçilmez inci bulunana kadar sabırla aramak zorundasınızdır.
19 Ocak 2022
18 Ocak 2022
17 Ocak 2022
15 Ocak 2022
13 Ocak 2022
Yaşam gerçektir, yaşam düştür. O ikisi bir açıyı taşısalar da yaşam bu ikisi birlikteyken ancak yaşamdır. O ikisini birbirine yaklaştıracak şey de umuttur. Bu umut kaybolduğu, gerçekle düşün arası çok açıldığı zaman tam bir trajedi oluşuyor. İnsan yaşamında, ilişkilerinde, dünya ile insan arasında bir bölünme, parçalanma oluşuyor. Ve şiddet buradan çıkıyor. Düş'ün yaşama dönüşebileceği umudu olmadığı zaman bu şizofrenik bir bölünmeye sebep oluyor. İşte dünyanın ve insanların sorunu bence burada."
06 Ocak 2022
Ebedi olana inanç mümkün olmadığında, inancın yerini onun zayıf bir kopyası alır ve insan, mutluluğu dönemin zevklerinde aramaya başlar. Zihnin derinliklerine ne kadar gömmeye çalışsalar da bu zevklerin kısa ve değişken olduğunun da oldukça farkındadırlar. Bu durumun iki sonucu vardır. Bir yanda bir şey kaçırıyorum endişesi vardır. Zihin gergin ve açgözlü bir şekilde bir zevkten diğerine dolaşır fakat hiçbirinde huzuru ve tatmini yakalayamaz. Öte yandan her şeyin dağılmak zorunda olduğu bir dünyada ve hiç gelmeyecek bir yarında iyi bir gelecek peşinde olmanın yarattığı hayal kırıklığı insanlarda "Ne faydası var ki?" düşüncesine sebep olur.
Sonuç olarak çağımız hayal kırıklığı, endişe, sıkıntı ve “uyarıcılara” bağımlılık çağıdır. Bir şekilde henüz yapabiliyorken elde edebileceğimizi etmeli ve her şeyin boş ve anlamsız olduğu düşüncesini bastırmalıyız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)